Göz küresi, büyük oranda vitreus adı verilen, yumurta akı kıvamında bir sıvı ile doludur. Bu sıvı içindeki damarlarda meydana gelen kanamalara göz damarı kanaması adı verilir. Göz içi kanamalarının birçok sebebi olmakla birlikte, büyük bir kısmı damarsal nedenlere dayanmaktadır. Özellikle şeker hastalığı olan bireylerde, diyabetik retinopatinin ileri evrelerinde göz damarı kanamaları sıkça görülür. Bunun dışında, retina damarlarında meydana gelen tıkanıklıklar da bu duruma yol açabilir. Erken doğum yapan kadınlarda retina damarları tam olarak gelişmez ve bu sebeple erken doğuma bağlı olarak göz damarı kanaması meydana gelebilir. Retina yırtığı, direkt veya dolaylı travmalar ve lösemi gibi sistemik hastalıklarla da göz damarı kanamaları ortaya çıkabilir.

Göz damarı kanamaları, sebebi ne olursa olsun, uzun süre göz içinde kalırsa temelinde yatan hastalığın oluşturduğu hasarın ötesinde birtakım komplikasyonlara yol açabilir. Bu komplikasyonlardan biri, kan hücrelerinde bulunan demir elementinin retina ve diğer katmanlardaki hücreler tarafından emilmesiyle ortaya çıkan toksik etkilerdir. Bu toksik etkiler, retina hücrelerinin sağlıklı çalışmasını engeller. Bir başka sebep ise vitreus içinde işlevi olmayan ve yapısı bozulmuş kan hücrelerinin, gözün dış akım yollarını tıkayarak göz tansiyonunu artırmasıdır. Bu durum, glokom olarak bilinir.

Göz damarı kanaması olan bireyler, genellikle görme bulanıklığı, uçuşan cisimler, ışığa karşı hassasiyet, görmede dumanlanma ve gölgelenme gibi şikayetlerle başvururlar. Bu şikayetler, kanamanın yoğunluğuna göre değişiklik göstermektedir. Hafif kanamalarda uçuşan cisimler ön planda iken, orta dereceli kanamalarda gölgelenme ve yoğun kanamalarda ise görme azalması ve bulanıklık daha belirgindir. Göz ağrısı, kanamanın olduğunu doğrudan belirtmez, ancak göz tansiyonu artışı da varsa ağrı olasılığı yüksektir. Göz damarı kanamasının tanısında, ultrasonografi yöntemi oldukça yaygındır. Kanama genellikle retina muayenesini imkansız hale getirir. Bu nedenle, ultrasonografi kanamanın yoğunluğu, retina ile ilişkisi ve retinada yırtık ya da dekolman olup olmadığı hakkında bilgi verir ve tedavi sürecine karar verilmesine yardımcı olur. Erken dönemde vitrektomi ameliyatı düşünülmüyorsa, hasta sık aralıklarla ultrasonografi ile takip edilmelidir.

Göz damarı kanamasının tedavisi, kanamanın altında yatan sebebe göre değişiklik gösterir. Eğer sebep retina yırtığı ya da retina dekolmanı ise acil olarak cerrahi veya lazer yöntemi ile müdahale gerekmektedir. Diyabet gibi sistemik bir damarsal hastalıktan dolayı meydana gelen bir kanama söz konusu ise baş yukarıda dik bir şekilde istirahat uygulanarak, bir iki haftada bir yapılacak düzenli kontrollerle takip edilmelidir. Bir iki ay sonra, kontrol sonucunda iyileşme gözlenmezse, vitrektomi denilen kanama temizleme ameliyatı yapılmalıdır.