Subdural kanama, kafatası ve beyin arasında meydana gelen bir kanama türüdür. Genellikle kafaya alınan bir darbe sonucu oluşur ve kafatası ile beynin arasındaki boşlukta biriken kan beyine baskı yapar. Beyne uygulanan bu baskı, hafif vakalarda kendi kendine düzelebilirken, ciddi vakalarda hayati tehlike arz edebilir ve cerrahi müdahale gerektirebilir. Kan, 'dura' adı verilen beyin zarları arasında birikir ve eğer müdahale edilmezse ciddi riskler oluşturabilir.

Bu tür kanamalar, yaralanmanın hemen sonrasında ortaya çıkar. Genellikle düşme, kafaya darbe ve trafik kazaları sonrasında gelişir. Hızlı bir şekilde müdahale edilmesi gereken en acil tiptir.

Bu türde kan birikmesi hemen görülmeyebilir ve belirtiler hemen ortaya çıkmaz. Genellikle kafa yaralanmalarından 1-2 hafta sonra belirtiler başlar. Bu nedenle tanı koymak daha zor olabilir.

Bu türde kanamanın ortaya çıkması 2-3 haftayı bulur. Genellikle yaşlılarda, hafif bir darbe bile olsa oluşur ve ilerlemesi oldukça yavaş olur. Kronik subdural kanamalar, uzun süreli düşük düzeyli travmalar sonucu gelişebilir.

Subdural kanama tanısı, genellikle bilgisayarlı tomografi (BT) ve manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ile konulur. Bu görüntüleme yöntemleri, doktorların kanamanın yerini ve büyüklüğünü tespit etmesine yardımcı olur. Ayrıca, kan testi gibi ek tanı yöntemleri de kullanılabilir.

Akut subdural kanama, acil serviste tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Beyin, kafadaki yaralanma nedeniyle şişebilir ve kafada basınç artışına neden olabilir. Basınç birikmesi varsa, cerrah kafada delik açarak basıncı azaltabilir. Bu prosedüre "kraniotomi" denir ve büyük bir subdural kanamayı almak için kullanılır. Cerrah, pıhtı ve kanamayı almak amacıyla kafatasının bir kısmını kaldırır. Kanama, emme veya yıkama yöntemiyle beyinden alınır. Daha küçük kanamalarda ise kafatasına küçük delikler açılır ve bu deliklere kauçuk tüpler yerleştirilir. Bu tüpler sayesinde kan, kafatası ve beynin arasından çekilir.

Subdural kanama ciddi bir durumdur ve belirtiler görüldüğünde derhal tıbbi yardım alınmalıdır. Erken tanı ve tedavi, hastanın iyileşme şansını büyük ölçüde artırır.